Bu hafta derste adalet konusuna devam edilecektir. Bu kapsamda aşağıdaki makalelerin okunması gerekmektedir.
Bu kapsamda aşağıdaki sorular üzerinde düşünülmesi önerilir:
- Toplumsal adalet nedir? Sağlanması mümkün müdür? Mümkünse nasıl?
- Liberal adalet anlayışı, sosyal ve ekonomik hakları dışlar mı?
- Toplumsal düzenin (ve dolayısıyla bireysel yaşam alanının) özgürlük temelinde mi yoksa eşitlik temelinde mi kurgulanmasını / oluşturulmasını istersiniz? Ya da her ikisini aynı anda ve eşit düzeyde elde etmek mümkün müdür?
1. Toplumsal adalet toplumdaki bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunduğu, eşit olduğu ve toplumsal kaynakların eşit dağıtıldığı bir ortamı ifade eder. Raws’ a göre insanlar öncelikle kişisel fikirlerini bir kenara bırakarak adil olanı ve adil olmayanı akıl yolu ile belirlemeli, sonra bu insanlar toplumun nasıl kurulması gerektiği konusunda anlaşmaya varmalıdır. Toplumsal adalet bu şekilde sağlanır. Ancak bunun günümüzde sağlanması çok olanaklı değildir. Bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması konusunda eşitlik sağlansa dahi kaynakların eşit dağılımı konusunda sorunlar bulunmaktadır.
2. Liberal adalet anlayışı öncelikle bireylerin özgürlüğüne dayalıdır. Bu anlayışta özgürlük ve eşitlik vazgeçilmez unsurlardır. Sosyal ve ekonomik yönden herkesin eşit olası beklenmez. Sosyal ve ekonomik eşitsizlikler öyle düzenlenmelidir ki toplumun her kesimi tarafından kabul edilebilir bir zeminde olmalıdır. Ancak toplumun her bireyi için toplumsal makam ve mevkilere ulaşma imkânı olmalıdır.
3. Toplumsal düzenin hem özgürlük hem de eşitlik temelli oluşturulmasını isterim. Çünkü bana göre bu iki kavram birbirinin tamamlayıcısıdır. Sadece özgürlüğü toplumdaki bireylere tanıdığımızda bireyler özgür olacak, ancak eşitlik bulunmadığı için güçlülerin özgürlük alanı zayıflara aranla daha fazla olacaktır. Güçlü olan zayıfın özgürlük alanını gasp edecek toplumsal düzen bozulacaktır. Sadece eşitliği toplumdaki bireylere tanıdığımızda bireyler eşit olacak ancak özgür olmadıkları için bir otoritenin baskısı altında yaşayacaklar, otoritenin emrettiği şeyleri yapabilecek, yasak ettiği işlere yaklaşamayacaktır. İnsan yaradılışı gereği özgür olmak ister. Zamanla bu düzeni yıkmanın yollarını arayıp deneyecek ve toplumsal düzen yine bozulacaktır. Özgürlük ve eşitlik bir arada toplumsal düzenin sağlanmasında etkili olacaktır.
Rawls’ın Toplum Sözleşmesi fikrine katılıyorum. Zira insanlar için kişisel hırslara ve bir takım bazı ihtiraslara sahip oldukları söylenebilir. Bundan dolayı insanların bir sistem oluştururken kendilerine daha faydalı olacak şeyi seçmemelerinin düşünülemeyeceği kanaatindeyim. Rawls’ın bahsettiği ön kabulün ise bu faydacı tercihi engellemek konusunda başarılı olacağını düşünüyorum. Eğer insanlar kendilerine ait olan öznel özelliklerin tamamını unuturlarsa yapacakları tercihler ve kuracakları sistem kendilerinin faydasına olmaktansa doğrudan herkesin faydasına olacaktır. Çünkü böyle bir durumda insanlar hangi durumda olacaklarını kestiremedikleri için her durumu düşünerek hareket ederler. Bununla birlikte bu sistemdeki adalet anlayışının da temel iki ilkeye dayanacağını ve bu temel iki ilkenin özgürlük ilkesiyle eşitlik ilkesi olduğu görüşüne de katılmaktayım. Bu görüşe katılma sebebim yukarıdakilerle paraleldir. Bir insan o toplumdaki konumunu bilmeyerek bir sistem ve adalet oluşturuyorsa bu bilinmezliğe karşı özgürlük ve eşitlik ilkeleri insanları koruyabilir. Bunun haricinde hakkaniyet olarak adalet anlayışına katılmamaktayım. Bence adalet birden fazla kavramın toplamıdır ve adaletin içini dolduran kavramlardan bir tanesi de hakkaniyettir. Yani bir başka deyişle adalet bir balona benzetilirse o balonu dolduran etkenlerden sadece birisidir hakkaniyet.